ile garmin de kullandığımız gmapsupp.img dosyası oluşturulur. 300 serisi ve diğer bazı eski modeller için 2G dan daha büyük dosyalar okunamadığı için bu yönteme başvurabilirsiniz. gmaptool readme dosyasından daha gelişmiş düzey komutları da uygulayabilirsiniz.
Bu sene zeytin erken olgunlaştı. İlk sefer Ekim ayında zeytin hasadı yapıyorum. Az önce kontrol ettim de bu sene 4. zeytin hasadım oluyor. Zaten bu sene 2 ayımı aralıksız Temmuz’da aldığımız karavanda geçirdim(Komşu arsamızda sabit kaldı). Karavanın hayatıma kattıkları ve öğrendiklerim herhalde başka bir yazının konusu olur. 2 aylık kesintisiz karavan yaşamından sonra son zamanı bitmek üzere olan karavanın ruhsatını çıkartmak, plaka bastırmak ve birkaç evrak işi için 10 gün kadar İstanbul’da kaldıktan sonra zeytin hasadı için 20 Ekim sabahı tekrar Ayvacık’a döndüm.
4 senelik zeytin hasadı kişisel tarihimde ilk sefer zeytinlerin bu kadar erken olgunlaştığına tanık oldum :). Ağustos’ta bu sene bir terslik olmazsa hasat iyi olacak denen zeytinlere terslik olmuş, kimilerine göre mantar hastalığı, kimilerine göre sinek, kimilerine göre ise kurt vurmuştu. Kimileri ise bu 3 sebebi 2 li kombinasyonlar halinde söylüyor ama sebebi bilmeyen yok :).
Zeytin için hasada işçi bulmak sırf benim için değil, buranın köylüleri için de çok kolay olmuyor. Hasada giden 1 2 köy var. Onlar da yörük köyü. Geçen senelerde bana hasada gelen işçilerden telefonunu aldığım birini aradım ve Cuma günü için söz aldım. 20 Ekim Pazartesi gece yolculuğu ile geldiğimden öğlene kadar uyuyup dinlendikten sonra, öğleden sonra biraz tuvaletin duvar işine el attım sonra da yerden zeytin topladım.
Geldiğimin ertesi günü olan 21 Ekim Salı akşamı hasada gelmek isteyen arkadaşım Cem’i Ayvacık’ten aldım. Artık bu sene hasat için kendi malzemelerimi almaya karar verdim ve Cem gelmeden önce 2 tane 6mx8m yaygı, bir uzun bir kısa sırık, 3 tarak, 7 tane keten çuval aldım.
Ertesi günü giyinip işe koyulduk.
Yaygıları düzgün bir şekilde ağacın altına serdikten sonra aşağıda kalan uzanabildiğimiz yerlerdeki zeytinleri el ve tarakla, yukarıda kalan üst dallardaki zeytinleri ise sırıkla yaygı üzerine indirmeye başladık. Dallarındaki zeytinleri çok döken en yoğun ve toplaması zor ağaçlardan başladık. Öğle yemeği için karavana dönüş:
Öğleden sonra bizimle beraber hasad yapan komşumuz istersek merdiveni alıp kullanabileceğimizi söyledi. Hemen alıp üst dalları tarakla hasada başladık:
Cem’le beraber Çarşamba ve Perşembe 1 er çuval hasad yaptık ve akşamına hemen karşımızda hasat yapan komşumuzun hasatı ile beraber fabrikaya gönderdik. Durup durup yağan yağmur da bizi epey oyaladı. Teşekkürler Cem 🙂
Sabah aydınlanmış bile, Cem’i kaldırma vakti 🙂
Cuma günü işçileri köylerine giderek aldım ve zeytinliğe getirdim. Burada şu gerçeği kabullenmem gerekiyor. Bir arkadaşımla benim bu hasadı yapmamız en az 1-2 hafta sürerdi. Zaten Cem’le çalıştığımız süre zarfında durup durup yağan yağmur ve rüzgardan dolayı soğuk algınlığı başlamıştı bile. Ayrıca zeytin hasattan sonra ne kadar beklerse asidi o kadar artıyor. İdeal olan hasattan sonra en kısa zamanda zeytinyağına dönüşmesi. Hasat için Cuma günü 3 kadın, 1 erkek aldım. Kadınlar yere dökülen dip zeytinlerini topluyor. Erkekler ise sırıkla veya motorla ağaçtaki zeytinlerin hasadını yapıyor. Kadınlar yerdeki zeytinleri toplarken sırıkçı İsmail’le ben yaygıları serdik. Öğlen ise Cem’i otogara bıraktım ve pazardan 7 keten çuval ve 2 tane daha 6mx8m yaygı aldım.
Ağaçtaki sırık işi bittiği zaman ağaçtaki zeytinleri bir çarşaf üzerine aktarıyorduk ve ben filizleri(üzerinde yapraklar olan dal parçaları) temizliyordum.
Cuma günü epey bir hasat yaptıktan sonra Cumartesi günü hasatın tamamını bitirmek hedefi ile 2 erkek sırıkçı ve 3 kadın ile tekrar zeytinliğe geldik ama 1 saate kalmadan sıkı bir yağmur başladı ve kısa bir süre sonra işçileri geri götürmek durumunda kaldım :(. Pazar günü ise hava çalışmamıza müsaade etti ve zeytinliğin en büyük ağacı olan, buralarda koca ağaç dedikleri ağaç dışında hemen hemen hasatı tamamladık:
Pazartesi günü İsmail çok şiddetli olmayan yağış altında 2 saatte Koca ağacı silkti. Daha sonra komşumun zeytinliğinin hasadına başladı. Koca ağacın hasadı aşağıdaki fotoğrafta görülen 1.5 çuval oldu. Ben de çuvalları dikip hasatı götürmeye hazırladım.
İşler bittikten sonra arabamın arkasındaki koltukları yatırıp kamyonet hesabı gibi zeytin çuvallarını yükledik :). 2 seferde hasadımı anca götürebildim:
sdd
Bir sonraki güne üst ve dip zeytinyağını alabileceğim söylendi. Dönüşte ise Cem’le beraber topladığımız zeytinlerin yağını aldım. 2 asit harika bir yağdı. Ertesi günü karavanda hasat zamanı iyilerini/irilerini ayırdığım zeytinlerle ilgilenme imkanı doğdu. Zeytinleri çizerken önümde 2 kavanoz vardı. Birine daha fazla yeşil olanları, diğerine daha fazla siyah olanları koyuyordum. İri siyah zeytinleri ise direk tuza bastım(salamura tipi).
Ertesi günün akşamı (28 Ekim Salı) zeytinyağlarımı almak üzere Gülpınar’a zeytinlerimi verdiğim fabrikaya doğru yola koyuldum.
Fabrika oldukça temiz ve düzenli:
Ve çıkan zeytinyağı fabrikaya gelmeden önce aldığım tenekelere dolduruluyor:
Üstler 2 asit nefis bir yağ verdi. Kimileri burada dizem denilen 1 asidin altındaki yağları sever. Köylüler ise genel olarak dizem yağları hafif deyip çok sevmezler. Benim tercihim ise 1.5 – 3 arası asitli zeytinyağları oluyor. Tenekeleri arabaya yüklediğimde hala zeytinyağının sıcaklığı vardı. Tenekeleri dolum sırasında bir küçük parmak operasyonu ile bu harika hasadın nefis tadına baktım :). Yorucu ve harika günler sonunda 2014 hasadını da bitirmiş oldum.
Zeytinliğimiz için toprak çuval (earthbag) kulübe yapmayı düşünürken Buğday Derneği maillerinden birinde 13-20 Temmuz 2013 tarihlerinde gerçekleştirilecek “Dönüşüm & Doğal Mimari Atölyesi” ilanını gördüm. Hemen kayıt olup Merve ile yazışarak gerekli bilgileri edindim. 13 Temmuz Cumartesi Güzelçamlı’dan yola çıkarak atölyenin yapıldığı Bayramiç Yeniköy’e vardım. Yol üstünde Çan’daki arkadaşım Ahmet’e uğradım, sohbet ettik. Ayrıca Balıkesir-Edremit yolundan sapıp Balya üzerinden geldiğim Kaz Dağları içinden geçen rotanın harika olduğunu da not düşmeliyim. Geldiğimde akşam saatleri idi ve daha önceden başlanmış bir oyunun sonuna yetiştim. Çadırımı kurup insanlarla tanışmaya başladım. Gözlemlerime göre insanların büyük kısmı daha önceden bir şekilde birbirleriyle tanışıklığı olan insanlardı ama süreç içerisinde herkes bir samimiyet geliştirmeye başladı. İnsanların çoğu ortak bir lisanda! konuşuyorlardı. Hem fotoğraf çekip hem de çalışmak zor. Çünkü çalışmanın büyük bölümünde eller, ayaklar oldukça kirli bir hale geliyor. Atölye’nin dönüşüm kısmıyla ilgili oyunlara dair bir fotoğrafım yok. Atölyenin olduğu bir haftalık süreçte toprak, su, hava ve ateş elementlerine dair topluluk oyunları oynandı. Kişisel tercihim hava oyunu oldu :). Ayrıca aralarda Deprem, Yerel Mimari, Doğal Yapı Nedir, Permakültür vb seminerler verildi. Gerek öğrendiklerim, gerek tanıdıklarım açısından son derece verimli ve keyifli bir atölyeydi.
Atölye’deki çalışma alanımız:
Ahşap karkaslar üzerinde çalışma yapıldı.
İlk çalışma saman balyaları ile yapıldı:
Temeli de taş-sıva ile yapan ustamız gerekli yerlerde ahşap kalıplarla destek verdi:
İlk saman balyaları önceden hazırlanmış kalıpların arasına yerleştirildikten sonra:
Şerbetli saman daha sonra duvar için hazırlanmış kalıba dökülerek sıkıştırılıyor:
Saman balyası duvarları ilerliyor:
Çalışma ortamımızın içindeki tasarım harikası motor:
Sıva hazırladığımız havuzlardan biri. Sıvayı hazırladığımız toprağı çalışma alanımıza yakın bir alandan kazmalarla çıkartıp, küreklerle römorka koyarak çalışma alanına getirdik. Hemen her hazırlık el ayak yapımı 🙂
Samanlar:
Sosis duvarda ağır işçilikleriyle ünlü Efe ve patronumuz Cengiz (purolarıyla en patron görünenimiz Cengiz):
Sosis duvar:
Sıvanın tutması için ahşap üzerine keserle vurularak girinti çıkıntı oluşturuldu.
Ayrıca mesh denilen baklava şeklinde tellerle ahşapların üstü kapatıldı ki sıvayı daha güzel tutabilsin:
Bu tarladan başak topladık. Hafta içinde gruplara ayrılıp bu arsa üzerinde 3 doğal ev tasarımı yapmamız söylendi:
Gün batımında günebakanlar:
Bir öğle arasında kınalı dövme yapımı:
Saman balyası duvarımızı yiyen çapulcuları suç üstü yakaladım. Sabaha yumurtalarını vererek, verdiği zararları karşıladılar:
Kuzeye bakan saman balyası banyo duvarları arasına konulmuş pencere kalıbı:
İkinci kat sıvası çekilmiş saman balyası duvarı. Bu sıvanın içine ekstradan kireç katıldı:
Bu alan camla kaplanarak, sıvalar ve boya bittikten sonra içerisinin gözükmesi sağlanacakmış. Bence çok iyi bir uygulama. Hatta bence her odaya yapılması lazım. Belki sıva katmanlarını göstermek için de benzer alanlar açılabilir…
Akşam saatlerinde bahçe avlusu:
Burda alt tabakada kob duvar örneğini denedik. Üzerine de kerpiç tuğla ördük.
Şık Şıkı (Wattle and Daub):
Bayramiç Yeniköy Doğal Mimari Atölyesi:
Çalışma alanında toplu fotoğraf çekimi:
Çalışma Alanından Videolar:
DÖNÜŞÜM & EKOLOJİK MİMARİ ATÖLYESİ 2013 – 1:
DÖNÜŞÜM & EKOLOJİK MİMARİ ATÖLYESİ 2013 – 2:
DÖNÜŞÜM & EKOLOJİK MİMARİ ATÖLYESİ 2013 – 3:
Benim için oldukça anlamlı ve verimli geçen bu atölye çalışmasındaki herkese teşekkür ederim.
Bu haftasonu ve Pazartesi günü 6 arkadaş zeytinliğimizin hemen karşısında bulunan zeytinliğe, demonte ahşap ev kurulumuna gittik. Drenajlı su basmanları yapılmış, tuvaletin su basmanının altına foseptik güzelce açılmıştı.
Biz Bademli’ye vardığımızda öğlendi fakat ahşap evin akşam geç saatlerde geleceğini öğrenince briketlerle tuvaleti yapmaya giriştik.
Elimizdeki briketleri bitirinceye kadar çalıştıktan sonra nakliyeyi bekledik ama nakliye hava karardıktan sonra geldi. Arabalarımızla ışıklandırma yaparak ahşap evin parçalarını indirdik. Pazar sabahı ilk işimiz aynı parçaları gruplandırarak montaj kitapçığındaki kodlarla beraber etiketlemek oldu.
Zemin çıtalarını çakıp gönyeledikten sonra montaj kitapçığına bakarak evi monte etmeye başladık. Tabii ki bütün parçalar muntazam ve hasarsız değildi ama uğraşarak evin kaba montajını bitirdik. Daha sonra da çatıya ziftli kağıt ve üstüne ondulin döşedik.
Kapı ve pencerelerin de montajını yaptıktan sonra bayanlar eve şeffaf ahşap koruyucu sürdüler.
Daha önceki deneyimlerime istinaden mümkün olduğunca hepsiburada.com dan alışveriş yapmamaya gayret göstersem de aradığım güneş gözlüğünü burada daha uygun fiyata bulunca buradan sipariş verdim.
Tam olarak: “Sun, Sep 23, 2012 at 12:12 AM” tarihinde verdiğim güneş gözlüğü siparişi perşembe hala tedarik sürecinde gözükünce kendi sayfasında sorular bölümünden bilgi almak için talepte bulundum. Bilgi talebinde bulunduğumun akşamı tedarik edilecektir vs cevap geldi. Cuma günü hala tedarik sürecinde gözüktüğü için hem soru hemde çağrı merkezini arayarak ürünün tedarik edilip edilemeyeceğini, edilecekse ne zaman tedarik edileceğini öğrenmek istediğimi söyledim. Sonuçta yapılacak şey tedarik firmasına bir telefon edilerek ilgili ürünün tedarik durumunu öğrenip bana geri dönmek. Cuma günü hepsiburada.com dan gelen mailde “Ürününüzün stoklarımıza girişi sağlanabilmesi için gerekli önlemler alınmış olup sitemiz üzerinde belirtilen teslimat süreci (1-7 iş Günü Cumartesi/Pazar Hariç) içerisinde ürününüzün tedariği sağlanarak kargoya teslim edilecektir.” yazısnı içeren bir cevap yazısı vardı. “Oh be!” dedim, adamlar geçte olsa teslim edecekler. Ve az önce gelen mail de aşağıda. Tedarik edilemeyeceğini öğrenip bilgilendirilmem 6.5 normal 5.5 iş günü tutmuştu. En azından iyice kışa kalmadan yeni gözlük sipariş edebilmem için bana vakit verdikleri ve bir kere daha bana müşteri hizmetleri(?) kalitelerini(?) hatırlattıkları için hepsiburada.com a canı gönülden teşekkür ederim!
Güncelleme (01.10.2012): Bugün sabah itibari ile hepsiburada.com müşteri hizmetlerinden gelen mail:
> Merhaba,
> Talebiniz üzerine siparişiniz iptal edilmiştir.
> Saygılarımızla,
Oysa benim siparişin iptali ile ilgili bir talebim olmadı… Bunu az önce müşteri hizmetlerini arayakta teyit ettirdim(yanlış birşeyler yazılmış olabileceğinden şüphelendiğim için). Tebrik ederim, gerçektenten de trajikomik bir hizmet anlayışı…
23.09.2012: Hepsiburada.com Sipariş Onayı
Hepsiburada.com’a göstermiş olduğunuz ilgi ve güvenden dolayı teşekkür ederiz!
28.09.2012:
[#HPZ-XXX]: Tedarik Süresinin öğrenilmesi
Siparişiniz onaylanmış olup ürününüz tedarik sürecindedir. Ürününüzün stoklarımıza girişi sağlanabilmesi için gerekli önlemler alınmış olup sitemiz üzerinde belirtilen teslimat süreci (1-7 iş Günü Cumartesi/Pazar Hariç) içerisinde ürününüzün tedariği sağlanarak kargoya teslim edilecektir.
Ürününüz kargolandığında üyeliğinizde belirttiğiniz cep telefonunuza sms ve e-posta adresinize mail olarak bilgi verilecektir.
Saygılarımızla.
29.09.2012:
Sayın Baris Efe
Alışverişlerinizde hepsiburada.com’u tercih ettiğiniz için teşekkür ederiz.
23.09.2012 tarihinde vermiş olduğunuz 6XXX numaralı sipariş iptal edildi.
Sizi hep aramızda, hepsiburada.com’da görmek dileğiyle.
Erken hasadımızı yapalı yaklaşık aradan 1 ay geçti ve bu sefer olgun hasat yapmak üzere tekrar zeytinliğimizin olduğu Ayvacık yollarına düştük. İstanbul’dan sabah 4 gibi yollara düştüğümüzden öğlen olmadan Ayvacık’a vardık. Ayvacık’tan hasadımız için 2 yaygı, 3 tarak, taraklar için 2 sopa, 1 uzun sırık ve 2 çuval aldık(Keten çuval bulamadık, bitmiş). Motelimize gidip öğle yemeği yedikten sonra yola beraber çıktığım dayımla ilk ağacın hasadına başladık.
Öğleden sonra acemilik ve yolun yorgunluğu ile 1.5 ağaç silkebildik(buçuk önceden erken hasat için bir kısmını topladığımız ağaçtan geliyor).
İkinci gün motelde çalışan sevgili Mecbure teyzemizin ve Haşim’in yardımı ile zeytin hasadı yapan işçileri ayarladık. 4 kadın ve 2 erkek işçi ile hasada başlandı. Erkekler aşağıdan veya ağaca çıkarak sırıklarla zeytinleri düşürüyor kadınlarsa yaygıları serme, yaygılardan zeytinleri toplama ve yere düşmüş zeytinleri toplama işlerini yapıyorlardı.
Dere kenarı ve çeşmeye yakın yerlerde nispeten daha fazla zeytin varken ortalardaki ağaçların bazılarında hiç zeytin yoktu. Bazılarında ise seyrek ve olgunlaşmamıştı. İşi bilen işçilerin yardımı ile yoğun geçen bir günlük çalışma ile hasadı tamamladık. Bu işi çocukluğundan beri yapan işçilerle beraber önceden neleri doğru ve yanlış yaptığımı da öğrenmiş oldum. Toplam 5 çuval zeytin topladık:
Kamyonetle Mecbure teyzelerin zeytinleri ve işçiler götürüldükten sonra bizim zeytinleri araca yükleyecektik. Böylece sabaha ilk iş olarak hasadımızı fabrikaya götürecektik. Araba ile beraber getirdiğim portatif sandalye üzerinde denize karşı keyif yaptım:
Hava karardıktan sonra kamyonet geldi ve 5 çuvalımız kamyonetlere yüklendi. yaklaşık 100 kilo ağırlığındaki çuvallar bir ucundan iki kişinin tuttuğu demir bir çubuk yardımı ile kaldırılıyormuş…
Ertesi gün erken saatlerde zeytinlerimizi fabrikaya indirdik. Çuvallarımız zeytinyağı üretiminin ilk adımı olan zeytinlerin döküldüğü yere boşaltıldı.
Aradan yaklaşık 2 saat geçtikten sonra yağımız çıktı:
Ve en son tartım işlemi:
Zeytinin en son prinası(posası) arkada bir boşluğa atılıyor:
En son tenekelere doldurduğumuz yağları arabaya koyup Istanbul’a dönüş yoluna koyulduk:
Böylece uzun zamandan beri beklediğim zeytin hasadı bitmiş oldu. Çok güzel duygularla İstanbul’a döndüm.